entry'ler (85)

nişantaşı ingiliz kültür

ingiliz kültür derneği dil okulları'nın en iyi şubesi olduğu iddiasında olan dil kursu. en iyisi buysa, bu derneğin hiçbir kursunu tercih etmemenizi tavsiye ederim.

mart 2017’de, nişantaşı ingiliz kültür derneği yabancı dil okulu ile ikinci seviyesi %50 indirimli ve üçüncü seviyesi hediye olmak üzere üç kurluk bir sözleşme yaptım.

sözleşmenin imzalanmasının öncesinde görüştüğüm çalışana kendi koşullarımı sunarak, yüksek lisans eğitimi aldığımı ve 2017-2018 eğitim dönemi için, uluslararası bir dil sınavından geçerli puanı alıp belgeleyerek yurtdışındaki bazı üniversitelere başvurmam gerektiğini belirttim ve önümde kalan zamanın kısıtlılığının da önemine vurgu yaparak aksamasız bir şekilde üç kurun yaklaşık olarak hangi tarihlerde biteceğini sordum. kurum çalışanı ise, ilk kurun 6, diğer kurların ise 6-8 haftayı kapsadığını ve programın tahmini olarak en geç temmuz ayı sonu veya ağustos başında biteceğini sözlü olarak taahhüt etti. ek olarak ilk seviyenin 13 mart’ta hemen başlayacağını böylece zaman noktasında da fazla bir kayıp olmayacağını belirtti. bunu da ticari bir kaygıları olmadığını, öğrenci odaklı bir kurum olduklarını ve dersleri bir an önce başlatacaklarından şüphe duymamam gerektiği gibi söylemlerle destekledi. ben de bu noktaları referans alarak sözleşmeyi imzaladım.

ancak, sözleşmenin imzalanmasından sonra problemler başladı. 13 mart öncesinde (ticari kaygıların olmadığı savunusunu da boşa düşürerek) telefon ile ulaştılar ve bir sınıfın açılması için asgari öğrenci sayısına ulaşılamadığını belirterek eğitimin 20 mart’ta başlayacağını belirttiler. doğal olarak bir haftalık, yani 36 saatlik ders/zaman kaybı daha kursun başlangıcında iken ortaya çıkmış oldu.

daha sonra eğitim başladı ve iki-üç hafta geçtikten sonra derslerde aksamalar meydana gelmeye başladı. bu sorunlar genel olarak öğretmen kaynaklı olarak ortaya çıktı. öncelikle öğretmenin babasının sağlık sorunlarından kaynaklı şehir dışında olması gerektiği için, daha sonra da öğretmenin kendi sağlık problemleri nedeniyle derslere gelemediği bildirildi ve uzun bir süre ders yapılamadı. bu haftalık boşlukların yanı sıra, öğretmenin “bugün okula gidip staj dosyamı vermem gerek” gibi günlük ihtiyaçlardan doğan ders aksaklıkları da ortaya çıkıyordu. bu da toplamda dört haftayı aşan ders/zaman kaybına neden oldu ve doğal olarak 6 haftada tamamlanması gereken a1 kuru 10 (13 mart haftasını eklersek 11) haftalık bir sürece yayılmış oldu. bu noktada, kurumun sözlü olarak taahhüt ettiği zaman dilimi (6 hafta) içerisinde tamamlanmasına yönelik, kurumdan kaynaklanan bu problemin çözümü adına hiçbir telafi etme çabası olmamıştır.

bununla beraber, nispeten daha kolay ama önemli bir seviye olan a1 seviyesinde eğitime bu kadar ara vermek de süreklilik ve eğitim kalitesi adına da ciddi bir zafiyet ortaya çıkarmıştır.

eğitim kalitesi ve öğrenciyi geliştiren-motive eden bir eğitim anlayışının da olmaması, salt kitaba dayalı, sözde konuşma-dinleme ağırlıklı, ancak planlı-programlı bir pratikten uzak, sadece kitaptaki diyalogları okumaya-dinlemeye dayalı bir öğretme yöntemini benimsediler. dolayısıyla, 4 kişilik sınıfta öğrenciler herhangi bir gelişim gösteremedikleri için tek tek kursu bıraktı ve gelinen noktada tek kişi olarak yalnızca benim kursa devam ettiği bir durum ortaya çıktı.

tüm bunlardan kaynaklı olarak, ben de öncelikle kurumun taahhütlerini yerine getirmediğini ve kendisinden kaynaklanan zaafiyetleri planlanan zaman dilimi içerisinde gidermeye yönelik ciddiyetsiz tutumlarından ve ingilizce öğretme adına yeterli faydayı sağlayamadığı için kursu bırakma kararı aldım.

bu noktada, sözleşmeye göre 1 seviye için 1400 tl ödemem gerektiğini belirttiler.

ben de, kurumun kendi taahhütlerini yerine getirmemesi ve zaman ve eğitimin sürekliliği noktasında kurumdan kaynaklanan problemler ile en temel seviyede dahi bir katkı sunamamasından kaynaklı olarak etik olarak sözleşmenin geçerli sayılmaması gerektiğini; benim zamanımı boşa düşürmüş ve ingilizce eğitimi olarak hiçbir katkı sunamamış bir şeye, sanki kur olağan bir şekilde tamamlanmış gibi 1400 tl ödemek istemediğimi ve bunun kurum adına da insani ve etik olmayacağını belirttim.

aynı zamanda bir şekilde satın almış olduğum a1 kurunun peşin ödenmesi halinde fiyatı 1400 değil 1000 tl idi ve zaten ben kurum ile sözleşmeyi yaptığımda 1000 tl’lik ödemeyi peşin olarak yapmıştım.

bu noktada kuruma gayet makul bir öneri sundum. eğer meseleyi insani ve etik değerlerden arı bir şekilde halletmeyeceksek, kurumdan kaynaklı birçok problemin doğduğu bu durumda, peşin ödediğim 1000 tl’nin a1 kuru peşin fiyatını karşıladığını ve böylece herhangi bir borç ilişkisinin kalmadığını belirterek, ekstra bir ödeme olmadan kurumla tüm ilişkimin kesilmesini önerdim.

ancak kurum bu öneriyi kabul etmedi ve 400 tl’yi de ödemem gerektiğini söylediler. sınıfımdaki diğer iki kişinin de anlaşmalarını iptal ettiklerini ve bunun da 1400 tl’den gerçekleştiğini, benim sözleşmemi bu şekilde iptal etmelerinin etik olmayacağını söylediler. ben de zaten bu davranışın insani ve etik olmadığını, benim gibi peşin ödeme yapan, yani 1000 lira ve üzerinde peşin ödeme yapan kişinin a1 kuru peşin satın alma koşulunu karşıladığını ve bu kişilerin zaten sözleşmelerinin 1000 tl üzerinden iptal edilmesinin etik ve insani olabileceğini söyledim. ancak doğru düzgün bir yanıtları olamadığı için “maç devam ederken kural konulmaz”, “yapacak bir şey yok” gibi anlaşılmaz cümleler söyleyerek reddettiler.

ben de artık haklı olsam da söylediklerimin bir karşılığı olmayacağını ve birkaç yüz lira için insani ve etik değerlerin hiçe sayıldığını tamamen kabul ettiğim anda, tamamen ticari kaygılar besleyen bu kuruma güvenmediğim için, yaptığım 1300 tl değerindeki senetlerimin tarafıma iadesini ve kalan borcum olan 400 tl tutarında yeni senet düzenlenmesini talep ettim.

bu talebi dahi reddettiler ve yarım saat bunun kavgasını vermek zorunda kaldım. aynı zamanda bir hukuk öğrencisi olarak sözleşme ve borç ilişkisinin nasıl kurulduğuna dair yeterli bilgiye sahip olmama rağmen çalışan, uzun süre bunun hukuki olarak düzenlenmesinin mümkün olmadığını(!) savundu.

ancak aynı sözleşmeye bağlı bir ibraname düzenlenerek, sözleşme dışı da olmayan bir borç ilişkisi kurmanın hukuki olarak mümkün olabileceğini uzunca anlatmaya çalıştım ve nihayet çabalarım sonuç verdi. düzenlediğimiz bir ibraname ile 1300 tl değerindeki senetlerimi aldım ve kurumla kalan borç tutarı olan 400 tl değerinde yeni senet yaptım. bu durum bile, ısrarla savundukları ve yapılamaz dedikleri herhangi bir durumun ne kadar keyfi olarak ele aldıklarını ve aslında yapılamadığı için değil, yapmak istemedikleri için yapmadıklarını göstermiştir.

bu da aslında adil ve makul bir talep olan, sözleşmenin a1 kuru peşin fiyatı olan 1000 tl üzerinden iptal edilmesi talebini kabul edebileceklerini, aslında hukuki olarak benzeri bir ibraname düzenlenerek mümkün olduğunu göstermektedir. ancak, bir vampir gibi “öğrenciden ne koparabilirsem kârdır” gibi düşüncelerle, ellerindeki senetlerin hukuki yolu işletildiğinde kendilerine ve kurum avukatlarına gidecek ekstra ücretlerin peşinden koşacak kadar küçük hesaplar yaptıkları için durumu buraya sürüklediler.

son olarak, bu ve benzeri kurumlarda eğitim almayı düşünen arkadaşların, kesinlikle sözleşmeyi dikkatle okumalarını, mümkünse bir avukata danışarak bir sözleşme kurmalarını ve kurumun yükümlülüklerini yazılı olarak tasdik ettiği bir sözleşme (belki sözleşmeye ek bir protokol) kurmalarını önemle tavsiye ederim. sonuç olarak kurum size bir kur eğitim vereceğini taahhüt ediyor, ama bunu 2 yıllık bir sürece yaysa dahi, buna itiraz için hukuki bir dayanağınız olmuyor.

damdaki deli

biz "gençliğimizde" sözlükte eğlenirdik. çok nadir heveslenip eskiyi yad etmek için gelirim buraya. e tabi aklıma hemen sen gelirsin. "eğlenme" isteği yerini derin bir hüzne bırakır... neredeyse yedi yıl olmuş.

http://www.youtube.com/watch?v=dx7xBKoTZiU

metro turizm aşkı

(bkz: cimcif)

niye serumsas değil de kansas

insanı hayattan soğutan adnan oktar esprisi.

http://www.youtube.com/watch?v=6elBqKN0dRA

lise çağındaki kızların seks yapması

lise çağındaki erkeklerin seks yapmasından farksız durumdur.

onbirinci nesilin ironiden anlamaması

pratikte doğrulanan gerçektir.

hepsinin 11. nesil olması bir tesadüf müdür?

http://oi61.tinypic.com/2q0vbc0.jpg

açıklama yapmak istenmese de açıklama yapmak zorunda olma durumu:

eleştirilen başlık biçimi: yazarların ilk kullandığı telefonun markası vs.
eleştiri niyetiyle açılan başlık: yazarların kullandıkları don markaları
sonuç: fail

yazarların kullandıkları don markaları

(bkz: ironiden anlamayan nesle aşina değiliz)

inci sözlük postmodern sözlüktür

(bkz: inci sözlük sözlük dünyasının ikinci yeni sidir)

sıkıntıdan sözlüğe sarmak

okulun bittiği, yaşamda kısmi bir ferahlama yaşandığı dönemlerde boş vakitlerde pek eğlenceli olan eylemdir.

yazarların kullandıkları don markaları

(bkz: bak hala)
(bkz: ne anket sevdasıymış arkadaş)

yazarların kullandıkları don markaları

eğer tekstil endüstrisinde don üretimi yapmıyorsa kişiyi enterese etmeyecek olan markalar bütünüdür.

kürtlere laf atıyorum o halde kahramanım

sürekli kürtler hakkında başlık açıp entry girerek tatmin olan sanal milliyetçilerin felsefi dayanağı.

gece gece zall dan mesaj almak

sözlük kadınlarının muzdarip olduğu durum.

inci sözlük sözlük dünyasının ikinci yeni sidir

herkesin bildiği ama dile getirmekten korktuğu gerçektir. sözlük formatını sikip atarak entryleri özgürleştirmişlerdir.

onbirinci nesil yazar ne yazar ne yazamaz

gece gece birden akılları kurcalayan soru cümlesi.

lahmacunu eliyle yiyen edepsiz erkek

simiti eliyle yiyen aşifteden daha evlenilesidir.

sol frame sen mi büyüksün ben mi

sol frame'i birgün yeneceğini düşünen kişi söylemi.

21 temmuz 2014 papua yeni gine sahur vakti

yerel saate göre 04:52'de bitecektir.

trolleri troleybüsle papua yeni gine ye yollamak

trollerden bunaldığımız şu bunaltıcı günlerde troll istemeyen yazarların yapmak istediği eylem. başlarının üzerlerinde yerleri vardır herhal...

(bkz: papua yeni gine misafirperverliği)

her başlıkta ayar vermeye çalışan yeni nesil yazar

(bkz: #24535296)